• Videolar
  • Görüşler
  • Sorular
Bilgi ve Randevu için: 0530 240 50 13
Ayşenur Bekaroğlu
×
  • Anasayfa
  • Hakkımda
    • Özgeçmiş
    • Sertifikalar
    • Testler
    • Aktiviteler
    • Staj Deneyimleri
  • Hizmetler
  • Makaleler
  • İletişim

Röportaj

Röportaj

Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz? Merhaba ben Ayşenur Bekaroğlu, Çocuk Gelişimi ve Aile Uzmanıyım. Lisansım Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümünde, yüksek lisansımı On Dokuz Mayıs Üniversitesinde Evlilik Ve Aile Danışmanlığı üzerine tamamladım. İstinye Üniversitesinde öğretim üyeliği, Medicalpark Pendik hastanelerinde klinik çocuk gelişimi Uzm. Olarak görev yapmaktayım.
Günümüzde dijital teknolojiler ve bu teknolojilerin kullanımları çoğalmış durumda. Bu sürecin yaygınlaşmasının çocuk gelişimine olumlu ve olumsuz etkileri neler olabilir? ( fiziksel, psikolojik etkilerini ve sosyalleşme ile ilişkisini değerlendirebilirsiniz.)

Evet milenyumla beraber biz yetişkinlerinde olmak üzere teknoloji ve ekran kullanımlarımız yoğun olarak artmış durumda. Hepimizin bildiği üzere teknolojiler faydalı olduğu kadar doğru kullanımı yönetilemediğinde hem biz yetişkinler hem de çocuklar açısından faydadan çok zarara dönüşebilmektedir.

Hayatımızın içinde bu kadar normalleşen ekran kullanımları yetişkinlerde çocuklarda da normmalleşmeye yön almakta lakin çocuklar henüz gelişimsel süreçleri çok hızlı ve yoğun oldukları bir dönemde olduklarından, ekran kullanımlarının yaşı, çocuğun gelişimsel düzeyinin ekranı kaldırabilirliği ve maruz kalma süreleri yetişkine kıyasla etki düzeyi yüksek olabilmektedir.

Gelişimde kritik evreler dediğimiz dönemler var. bu dönemlerin bazıları beslenme , bazıları kas beyin nöromotor işlevler veya sosyal gelişim atılım evrelerini içermektedir. Dolayısıyla bu evrelerde dikkat edilmesi veya yapılması gereken değerli gelişimsel basamaklar bulunmaktadır. Bu evrelere dikkat edilerek kullanımlar düzenlendiğinde, çocuklar hem gelişimleri etkilenmeden hem de teknolojiden faydalanabilirler.

Biz buna yerinde ve zamanında dikkatli kullanım diyoruz. Bu dönemler dikkat edilmediğinde veya ihmal edildiğinde, çocuklarda geri dönüşümü zor olan hasarlara sebebiyet verebilmektedir. En belirgin haliyle; kas gücünde zayıflık psikomotor becerilerde gerilik, duygularını tanıma ve anlamlandırmada düzensizlik, gelişmemiş kişilik yapılarına bağlı kişilik bozuklukları, bilişsel işlevlerde karşamaşa, sosyal becerilerde gerilik ve uyum bozuklukları gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilmektedir.

Bir çocuk yaş düzeyi gelişimsel ihtiyaçları karşılanıp, gelişimsel beerileri edindikten sonraki ekran kullanımını absorbe edebilirken, kazanım öncesindeki maruziyetler hem gelişimini geciktirip hem de çocuğun sağlığını hayatını etkilemektedir.

Yoğun teknoloji ve ekran kullanımlarının en belirgin yol açtığı sorunlar; hareket sınırlılıklarına bağlı dolaşım beslenme ve kas zayıflıkları, bağ kurma ve ilişki kurma problemleri, iletişim hataları,sosyal ortamlara uyum becerilerinde zayıflık olarak kendini göstermektedir. İnsan ilişkileri karmaşık bir beceridir ve gelişimsel yolculuğumuzda her kazanımın belirgin bir yaş düzeyi bulunmaktadır. Antremana tabiidir, dikkatsiz ekran kullanımı hayat kalitesini ciddi şekilde etkileyebilmektedir. Üstelik insan hayatında ve özellikle çocukluk dönemde bir tuşa basınca her şeyi düzeltemeyebiliyoruz 😉

Dijital teknolojilerin çoğalmasında pandeminin rolü nedir?

Pandemide istemsiz şekilde sosyal hayatın durması, aktif hayata ara verilmesi gerekti. Haliyle kontrol edinmekte zaten güçlük çekilen bir durum olan ekran teknoloji kullanımları insanların duygu durum düzensizleşmeleriyle de beraber daha da belirgin hale geldi ne yazıkki. Yalnız burada ayırıcı olarak belirtmekte fayda var, teknoloji kullanımını yönetebilen bireyler pandemi sürecinde de önceye göre daha esnek ama yine de kontrolde kalabilirken, kullanımda zaten kontrol sağlamakta güçlük yaşayanlar için daha da zorlayıcı ve kontrolden çıkan bir hal aldı. Bu konuda pandemi bir etkendi lakin pandemiden dolayı tamamen kontrol kaybetmek sadece pandemiyi suçlamak biraz fazla diye düşünmekteyim. Bunu şöyle yorumluyorum: kendi kendine uyaransız şekilde zaman geçirmekte zorlanan bireyler, birbirleri veya çocuklarıyla da etkili zaman geçirme veya ilişki kurmakta yetersiz hissettiklerinde, kendileri ve çocuklarına da ekrana fazlaca meğil göstermiş oldular. Bunu şöyle örnekleyebiliriz bir bakıma; çikolata zararlı bir gıdadır, biliriz lakin yeterli, sağlıklı ve dengeli beslendiğimizde, öğünlerden sonra belirli dozda tüketimi sorun olmayacaktır, lakin evde çok fazla da çikolata olsa, yemek yemek yerine sadece çikolata tüketmiyoruz. Konu ekran/teknoloji veya çikolata olması pek fark etmiyor aslında.

Günümüde birçok çocuk kanalları mevcut. Buradaki yayınların çocuk gelişimine etkilerinden bahseden misiniz?

Bu önemli bir konu. Günümüzde özellikle bu konuda ciddi bir kirlilik söz konusu. Her çocuk kanalı çocuğa hitap etmiyor. Her çocuk için üretilmiş yayınlar da çocuğun gelişimsel düzeyine uyumlu değil ne yazıkki. Burada politikalar, değişken değer yargıları veya farklı fikirler illaki etki göstermekteler. Bir grup topluluk için şiddet içerikleri bebeklikten öğretilmesi gerekirken, bir başka grup için şiddet yerine çocuğu iletişim tercihlerine yönlendirmek doğru kabul edilmektedir. O yüzden 3 yaşından sonra cümle kuran ve aktif öğrenmelerini başlatan bir çocuk 30dk ekran kullanabilir ve ne izleyeceği mutlaka yetişkin denetiminde kalmalıdır. Çocukları görünmeyen kişilere teslim etmemek gerektiğini düşünüyorum. Kişilerin değerlerine uyumlu kanalları ve yayınları gözetmeleri, değerlerine uygun bile olsalar mutlaka önce kendileri izleyip sonra çocuklarıyla paylaşmaları, hatta çcoukların ekran kullanım zamanlarını beraber aktiviteye dönüştürüp, beraber izleyerek hem çocuğa eleştirel düşünme sistemi kurarak muhakemelerini artırmalarını hem de ilişkileri açısından besleyici hale getirmelerini tavsiye ederim.

Çocuklarda yoğun sosyal medya kullanımı ve mobil oyun bağımlılığı gözlemliyoruz. Çocukların şiddet eğiliminde olmalarında bu durumun etkileri ne boyuttadır? Başka ne gibi etkileri olabilir.

Evet burada yeni dönemde kendini insani iletişim yollarında geliştirmekte zayıf bireyler, iç güdüsel saldırganlık yönelimlerini eğitmek yerine bunun serbest bırakılması gerektiğine yönelik bazı düşünce yaklaşımları sonucu ortaya kişilerin bu duygularını tatmin etmek, bu duyguları serbest bırakmaya teşvik ederek , bu duygularımızı yönetmeyi öğrendiğimiz dönem olan özellikle çocukluk çağını hedef alarak adına “oyun” diyip daha da cazibesini artırarak teşvik edilen bir oluşum gerçekleşti. Eğitsel süreçler zaman ve emek alırken, bu oyunlar küresel olarak tek tıkla ulaşılabilen daha kolay araçlara dönüştü. Burada önemli olan nokta, çocuğun günlük hayatını ilişkilerimizi güçlendirerek çocuğu olumlu duygularla ve bilişlerle beslemekte zayıf kaldığımızda, sanal şiddet içeriklerinin taze beyinleri ele geçirerek bağmlı şekilde kazanmaları işten bile olmayacaktır. Burada şiddet içerikli oyunlar ve bağımlılıkları bir etkenken, aile tarafından hazırlanan ortam da yadsınamaz bir konu açıkcası. Bu eğilimlerin en belirgin sorunu ise; duyarsız çocuk. Sorunlarını veya taleplerini farklı yollar denemeden direk şiddete başvurarak çözüm arayışı, çocuk oyunlarında şiddet içerikli temaların olağanlaşması ve çocukların fiziksel istismarlarına zemin hazırlaması en başlıca problemler. Örneğin bir çocuk oyun sırasında rahatlıkla içgüdüleriyle hareket edip, kendi karakteriyle bir diğer karakterden bir şeyler alabilmekte, hatta ona zarar verebilmekte. Bunu çocuğun yeterince pekiştirdikten sonra gerçek hayatına alması çok zor değil. Bu çocuğa biz bedeninin kendine özel olduğu, diğer insanların da bedenlerine eşyalarına düşüncelerine saygılı ve özenli olması gerektiğini öğretmemiz gerekir. Bu duyarlılığa ulaşabilmesi için önce gözünden ve kulağından girenlere ehemmiyette kalmak gerekir ki beden ve eşya somutluğundan, düşünce ve duygu soyutluğuna ilerleyebilsin.

Çocukların dijitalleşme ile olan ilişkisi nasıl düzenlenmelidir? Ebeveynler bu konuda neler yapabilir? Bağımlı hale gelen çocuklar için neler yapılabilir?

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; “bağımlılık” bir bozukluk olmakla beraber, nesnesi değişkenlik gösterir. Yani ekrana, teknolojiye bağımlılık geliştiren çocuk, maddeye, insana da bağımlılık potansiyeli taşır anlamına gelir. O sbebepten bu şekilde yönelim gösteren çocukların erken dönemde fark edilerek uzm kontrolünde destek alınmasını öneririm. Yani ekran teknoloji bağımlılığı gösteren çocukların bağımlı yapılarının farkedilmesi için bir araç olmasını sağlamalı.

Çocuklarla teknoloji arasında ilişkiyi düzenlerken, ebeveynlerin dikkat edeceği temel öncelik, çocuğun yaşı ve gelişim düzeyi ile olan denkliğin sağlanması, diğeri ise günlük hayat sorumlulukları ve rutinleri koruması , en sonuncusu da ebeveyn/çocuk ilişkisi ve ebeveynlerin rol modelliği olarak sıralayabiliriz. Bu önem sırasına göre hayat içi düzenlemeleriyle hem gelişimleri etkilenmeden hem de sorumluluk sahibi gelişen, ilişki geliştiren sosyal bir kişi olup hem de teknoloji ile sağlıklı şekilde temas halinde kalınabilir. Bir denge mümkün 🙂

Dijitalleşme çağında, sosyal medyadan taviz vermeden bir çocuk bu çağa nasıl adapte olabilir?

Aslında bu sorudan “taviz vermemek” ifadesini dikkatli okumak gerekir. Sosyal medyadan taviz vermemek dibi görünmeyen bir kara delik etkisinde. O yüzden şu daha sağlıklı “çocuğun gelişiminden taviz vermemek” akabinde de çağa uygun teknolojilerle çocuk yeni yüzyıla adapte edilebilir.

İnsan hayatının olgusu; önce dünyaya yaşamaya adapte olup ardından dünyanın içerisindeki gelişmelere uyum sağlamak şeklinde sıralanabilir. Zira günümüzdeki en çok kullanılan yanlışlardan birisi; yemek yemeyi bilmeyen bir çocuğa önce ekran vererek yemek yemesini beklemek. Burada öncelikler ve ihtiyaç önemine göre öncelik belirlemek icap eder. Önce yemek yemeyi öğrenen kendi kendine beslenen çocuğa ekran da verilebilir. Sorumluluk becerisi kazanan çocuğa teknoloji de verilebilir. Önce sonra ilişkisini yönetmek ehemmiyetli bir olgu.

Yaş gruplarına göre, çocuk ve dijitalleşme ilişkisi nasıl olmalıdır?

Her çocuğun gelişimsel farklılıkları, gelişimsel düzeyleri klinik olarak tanıyarak belirtmek tercihimizde olmakla birlikte, genel bir yaş ve teknoloji kullanım ilişkisi vermem gerekirse;

0-3 yaş sıfır ekran ,

3-6 yaş cümle kurup rahatlıkla öğrenmelerini başlatan bir çocuk max 30 dk,

6 yaş sonrası; öğrenmeleri aktif dikkatini yönetebilen, ekran kullanırken bir taraftan da izlediğini anlatabilen çocuğa 1 saat ,

12 yaş sonrası sorumluluklarını yönetebilen , hayatını programlayıp kendi hayatını organize eden çocuğa ekran kullanımı kontrolü kendisine devredilebilir.

Önemli olan çocuğun yaş normalini yakalayıp , yaşının gerektirdiği beceri ve sorumlulukları yerine getiren çocuğa teknoloji kontrolü verilebilir. Kontrol kaybı veya düzensizlik yaşadığı zamanlarda, yeniden kontrolünü kazanana kadar teknoloji sınırlandırmaları uygulanabilir.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?

Ekran teknoloji kullanımları insanın doğasına zarar vermeyip insanı desteklemek üzerine kurulu sistemler olmalı. Kişinin hayatını olumsuz etkileyip yaşam kalitesini düşürdüğünde amaç-araç dengesi bozulur ve faydadan çok zarara geçtiğinde kontrole ihtiyaç var demektir. Degneyi buna göre kurmak önemli.

Bir diğer eklemek istediğim ise; aileler çoğu zaman çocuklara sorumluluk becerisi kazandırıp teknolojiyi kullanım becerisi edindirmek yerine, kendi talepleri veya gerekliliklerine göre teknolojiyi ödül-ceza uygulamasına dönüştürebiliyorlar. Burada amaç çocuğu çok sevdiği ekran talebiyle yönetmek için kullanmak değil, çocukla olan iletişimi ve ilişkiyi geliştirmek gerekir.

Amacımız kendi hayatını sağlıklı şekilde idame ettirebilen sorumluluk sahibi kişilikler yetiştirmek. Yani ekrandan tamamen uzak tutmak günümüz şartlarında çağ dışı çocuk bırakacağı gibi , çocuğa sorumluluk becerisi kazandırılmadan tamamen kontrolsüzce verilen teknoloji de çocuğa zarar verebilmektedir. Çocuk sahibi bireyler çocuk yetiştirme sorumluluğunu yerine getirip teknolojiyi terbiye aracı ya da kurtarıcı olarak kullanmak yerine ebeveynlik becerilerini geliştirerek, hem sağlıklı dengeli gelişmiş bir birey yetiştirip hem de mevcut teknolojileri kullanan ve daha da ileriye götürebilecek gelişmişlikte nesillere fırsat sağlamış olacaklardır.

Günümüz ebeveynlerine inanıyor, çabalarını destekliyorum, gelecek nesillere ümit duyuyorum. Gayretimiz bol olsun. Sevgilerimle.

YAZILAR

  • Röportaj

    Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz? Merhaba ben Ayşenur Bekaroğlu, Çocuk...

  • İlişkilere Dair

    Elindekinin demeyeceğim, çünkü kadın da olsa erkek de olsa kimse...

  • Bağımlı Çocuk mu Yetiştiriyorum?

    Düşünüyorum; Bağımlı bir çocuk yetiştirip, bağımlı olduğu için onu kabullenemiyor...

  • Küp Falı

    “Küp falı” duymuş muydunuz? Kendinizin ve çocuğunuzun Küp falına baktırdınız...

  • Öğrenme Güçlüğü Nedir?

    Öğrenme güçlüğü; dinleme, konuşma, okuma, yazma, mantık yürütme, problem çözme...

  • merhaba “işaret parmağı” ; işaret etmek için güzelsin, tehdit etmek için değil…

      Bu işaret parmağı sallama her yaş için ne kadar...

  • Saygıyla Seven Ebeveyn, Sevgiyi Bilen Saygılı Çocuk

    Saygılı kelimesi nedense hep yetişkinler dünyasına aitmiş gibi düşünmekteyiz. Çocuklara...

  • Mavi Balina Oyunu

    Oyun; sonu düşünülmeyen, gönüllülük esasına dayanan, dışsal baskılar ve zorlamalardan...

  • 2 Yaş Sendromu

    Ebeveynlerin bir kısmının bildiği ve çekindiği, bir kısmının ise yaşadıkları...

  • 5-6 yaş: Otoritenizi tanımıyorsa…

    Çocukların tanıdıkları veya tanımadıkları otorite hakkında konuşmaya başlamadan önce otoritenin...

Ayşenur Bekaroğlu

Ayşenur Bekaroğlu

Çocuk Gelişimi Uzmanı, Evlilik ve Aile Danışmanı, Oyun Terapisti, İşaret Dili Tercümanı

0530 240 50 13

bekarogluaysenur@gmail.com

Yıldız Mah. Eskiyıldız Cad. Park Ap. No:22/5 Beşiktaş / İstanbul

Ayþenur Bekaroðlu Bahar – DoktorTakvimi.com

0-6 yaş arasını kapsayan bebeklik ve okul öncesi dönem insan hayatının en duyarlı ve en hızlı geliştiği dönemdir. Bu yaş dönemine kadar beyinde açık olan pencereler, erken çocukluk dönemindeki deneyimler bireyin hayatı süresince beynin çalışma biçimi için belirleyicidir.
Özellikle 0-6 yaş olmak üzere, 18 yaşına kadar olan dönemde yaşanılan problem durumların fark edilmesi ve erken önlem alınması için çocukların değerlendirilmesi önemli ve çocuğun ilerleyen dönemlerdeki yaşam kalitesi açısından anlamlıdır.
SİZDEN GELENLER

SİZDEN GELENLER

Görüşleriniz bizim için değerlidir.

YORUM YAZ
SORULARINIZI SORABİLİRSİNİZ.

SORULARINIZI SORABİLİRSİNİZ.

SORU SOR
ONLİNE DANIŞMA FORMU

ONLİNE DANIŞMA FORMU

FORMA GİT

0530 240 50 13

bekarogluaysenur@gmail.com

Yıldız Mah. Eskiyıldız Cad. Park Ap. No:22/5 Beşiktaş / İstanbul

Ayþenur Bekaroðlu Bahar – DoktorTakvimi.com

Copyright ©2018 Bu sitedeki yer alan yazılar kaynak gösterilmeden kısmen de olsa kullanılamaz.